DEMOKRASİNİN OLMAZSA OLMAZI, ÖRGÜTLÜ TOPLUM
DEMOKRASİNİN OLMAZSA OLMAZI, ÖRGÜTLÜ TOPLUM

Demokrasinini olmazsa olmazı örgütlü toplum ancak, Türkiye’de sendikalar, ne yazık ki ‘örgütlenme’ konusunda büyük sıkıntıların, sorunların yaşandığı, baskı ve tehditlerin devam ettiği bir ‘darboğaz’ içindedir.


Her ne kadar tartışılır yanları olsa da, Türkiye’de ‘demokratikleşme’ anlamında olumlu adımların atıldığı ‘umut verici’ bir dönemden geçiyoruz.
 
Demokratikleşme paketinin, Türk Demokrasisi’nin bağrında açılan yaraların tedavisi yolunda bir başlangıç olacağını düşünüyoruz. Kaldı ki, Sayın Başbakan’ın paketi açıklarken yaptığı konuşmada ifade ettiği gibi, ‘bu paket bir ilk değildir, bir son da değildir’. İşte bunun için umut vericidir.
 
Ancak, umut verici olması, demokratikleşme paketi hakkındaki, ‘değerlendirme’ hakkının kullanılmasına da engel olmaz, olamaz, olmamalıdır…
 
Bizim bu pakete ilişkin değerlendirmelerimizde önem verdiğimiz
nokta, siyasi partilerin, çeşitli etnik gurupların, dil ve eğitimin paket içinde ‘ağırlıklı’ olarak yer almasına rağmen, sendikalara ve çalışanlara gerektiği ölçüde yer verilmemesidir. Oysa demokrasi, sadece seçme ve seçilme demek değildir. Demokrasi, sadece siyasi partilerin değil, sivil toplum kuruluşlarının ve bireylerin de hareket alanının demokratik ölçülerde genişlemesine imkân veren bir rejimdir. Bugün Türkiye’de demokrasinin içinde bulunduğu en temel sorun örgütlenmedir. Üzülerek ifade edelim ki, demokrasi için önemli bir kriter olan ‘örgütlenme özgürlüğünün’ sınırlarını, bugüne kadar Türk Demokrasisinin bağrında yara açan çevreler, yani örgütlenmeye karşı olan çevreler belirlemiştir. İşte bu nedenle, bireylerin hak ve çıkarları konusunda kendilerini temsil edeceğine inandıkları demokratik örgütlere ve sendikalara üyeliği konusunda yaşanan sıkıntılar, Türkiye’yi ‘demokratiklik’ sıralamasında, birçok dünya ülkesinin gerisine düşürmüştür.
 
Avusturya’da faaliyet gösteren ‘Democracy Ranking’ örgütü,siyasal haklar, sivil özgürlükler, basın özgürlüğü, siyasal istikrar, cinsiyet eşitliği gibi demokrasi için önemli alanlarda 104 ülke arasında bir değerlendirme yapmış, Türkiye, bu değerlendirmede 100 üzerinden aldığı 54,3 puanla 61.sırada yer almıştır.
 
\011Yine bu yönde, İngiltere’de yayınlanan ‘The Economist’ dergisi de, özgür ve adil seçim, vatandaş özgürlükleri, devlet fonksiyonları, politik katılım ve kültür gibi alanları baz alarak 167 ülkeyi kapsayan bir sıralama yapmış, bu araştırmadaki yerimiz ise, 10 üzerinden aldığımız 5.70 puanla 88.sıra olmuştur. Belki de ‘örgütlü toplum’ olmayı becerebilmiş olsaydık, sıralamalardaki yerimiz böylesine ‘üzücü’ ve ‘düşündürücü’ noktalarda olmayacaktı. Kabul edelim ki, demokratik hukuk devleti, çağdaş insan haklarını korumak ve geliştirmek işlevi ile yükümlüdür. Bireyler de bu haklara sahip olmak, geliştirmek ve ’birlikte’ hareket etmek amacıyla örgütleri seçerler.
\011 
\011İşte, sendikalar da bu anlamda işçilerin, emekçilerin tüm çalışanların örgütleridir. Ancak, Türkiye’de sendikalar, ne yazık ki ‘örgütlenme’ konusunda büyük sıkıntıların, sorunların yaşandığı, baskı ve tehditlerin devam ettiği bir ‘darboğaz’ içindedir. Bu darboğaz nedeniyle Türkiye’de sendikalaşma oranı yüzde 8.88’dir. 11 milyon çalışanın içinde 1 milyon çalışanın sendikalı olması bir ‘ayıp’ olarak hanemizde yazılı iken, örgütlü durumda olan çalışanların sendikalaşma oranının yüzde 10 ağırlığında bile olmaması başka bir ayıptır.
\011 
\011İsveç, bugün dünyada örgütlü toplum anlamında, en çağdaş ülkelerden biridir. Tüm çalışanlar örgütlüdür. Üstelik hem grev hem de toplu sözleşme hakları vardır. 1986 yılında öldürülen İsveç’in ‘efsane’ Başbakanı Olof Palme’nin, bir okulun açılışında öğrencilere hitap ederken söylediği şu sözler, hala akıllardadır:
\011“Okula, sadece kişisel yetenekler kazanmak için değil, bir demokratik örgüt üyesi olarak, nasıl etkin olacağınızı öğrenmek için gidiyorsunuz…”
\011 
\011İşte, İsveç’i bugün hem gelişmişlik, hem çağdaşlaşma hem de demokrasi konusunda ileri götüren bu anlayış olmuştur. Maalesef, Türkiye’de demokrasi algısı, böyle bir anlayışa ‘fırsat’ verecek olgunlukta değildir. Sendikal hareket içinde olanlar hatırlayacaktır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türk-İş’in 19. Genel Kurulu’nda şunları söylemişti:
\011 
\011“Özel sektörün tüm kurum ve kuruluşlarında örgütlenin, bunu başarın. Ben, bir parti genel başkanı olarak, arkadaşlarımla birlikte nasıl her yere dal budak salıyor, örgütleniyorsam, sendikalar da aynı mücadeleyi verecek…”
\011 
\011Bu sözleri duyduğumuzda, Sayın Başbakan’ın ve hükümetin, bu yoldaki engellerin aşılması için ‘demokratik işbirliği’ sağlanacak bir ortamı yeşerteceği konusunda içimizde ümitler oluşmuştu. Bizler, gerek sendikalar gerekse çalışanlar olarak, demokratikleşme paketinin’ bu anlamdaki beklentilerimizi karşılayacağını umuyorduk. Ne yazık ki, beklentilerimiz henüz cevap bulamadı. Elbette ki, demokratikleşme için, sadece siyasi iktidarların ve parlamentonun hazırlayıp, uygulamaya koyduğu yasa ve düzenlemeler yeterli olamaz. Öncelikli olan,  demokrasiyi hazmedebilmek ve demokrasi kültürüne sahip olmaktır.
\011 
\011Türkiye’de, özellikle ‘işveren’ tanımı içinde yer alan, sanayicilerin, işadamlarının ve kuruluşlarının, sık olarak Türkiye’nin çağdaşlaşması, demokratikleşmesi konusunda ‘fiyakalı’ açıklamalarını, Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinde, demokrasi konusunda vurgularda bulunduklarını bu satırları okuyanlar hatırlayacaktır. Ancak, gerek açıklamaların, gerekse vurguların ‘samimiyetten yoksun’ olduğu da malumdur. Çünkü, çalışanların sendikalaşması önündeki en ciddi engellerden birisi, işverenlerin sendikalaşma karşıtlığı ve sendikalaşma gayreti sergileyen çalışanları ‘işten çıkarma sopası’ ile tehdit alışkanlığı ve bu alışkanlığın, ailelerde ve toplumda yarattığı acıları düşünmemeleridir. 
\011 
\011Dolayısıyla, Batı’ya karşı ‘şirin demokrat’ maskesi takıp, Türkiye’de ‘demokrasi hazımsızlığını’ sürdürenlerin çifte standardı terk etmesi ve demokrasi kültürüyle yoğrulması, sadece demokratikleşme açısından bir kazanım olmakla kalmayacak, Türkiye’de sosyal dengeler ve sosyal barış için de sağlam bir temelin oluşmasına başlangıç teşkil edecektir.

 

Alın terinin karşılığını almak, güvenceli çalışma koşulları ve yüzbinlerin dayanışma gücüne sahip olmak için siz de hemen Büyük Türk Metal Ailesine katılın!

Türk Metal'e Üye Ol
Türk Metal'e Üye Ol