DEVLET; VİCDANLARDA AKLANMAK İSTİYORSA
DEVLET; VİCDANLARDA AKLANMAK İSTİYORSA

İş cinayetlerinde ölenlere rahmet ve saygıyla

Bir insanın sahip olduğu en büyük zenginlik hayatıdır..

Ömrü boyunca yaşadıkları, iyi ve kötü, bazen de mutlu ve üzücü yanlarıyla insan hayatının içinde ‘unutulmazlar ‘ içinde yer alır. İşte 2014 yılı da bitimine daha iki ay kala, toplumsal hafızamızda ‘Kötü ve üzücü’ bir yıl olarak anılmaya aday bir yıl olarak yer almış durumda…

Soma’da ucuz işçilikten ve aşırı kar hırsından beslenenlerin sebep olduğu ‘toplu katliam’  sonrasında hayatını kaybeden 301 madencinin acısı silinmeden bu kez de Ermenek’te Pamuklu Köyü’nde 18 madenciyi diri diri toprağın altına gömen bir ‘toplu katliama’ daha şahit olduk.

O da yetmedi… Son olarak da Isparta’da mevsimlik işçileri taşıyan bir aracın şoförünün yol açtığı trafik kazası sonucunda çoğu kadınlardan oluşan 18 işçimizi, yine bir toplu katliama kurban verdik.

Belli oldu ki bu cinayetlerin ardı arkası gelmeyecek.

Çünkü sorumluluk yok… Uyarı yok, denetim yok, yaptırım yok…

İnsana sevgi, emeğe saygı yok…

Türkiye’de başta madencilik ve inşaat olmak üzere stratejik işkollarında iş kazaları ve meslek hastalıkları nedeniyle ölen/öldürülen işçi sayısı, aşırı kar hırsına sahip patronların sayısıyla paralellik taşımaya başladı.

Yani sorumsuz, vicdansız ve sadece karı düşünen ama emeğin değerini bilmeyen, emekçinin yaşam şartlarını umursamayan, insan hayatını önemsemeyen patron sayısı ne kadar fazla ise, iş kazalarından ve meslek hastalıklarından ölen ya da öldürülen işçi sayısı da o kadar fazla…

Madencilik işkolunda özellikle özel sektörün işletmecilik yaptığı maden ocakları artık bir işyeri olmaktan çıktı..Toplumsal vicdan, bu işyerlerini artık ‘Toplu Mezarlık’ olarak görüyor..Bu toplu mezarları açan ise  hepimizin de bildiği gibi, adına ‘Taşeronluk/alt işveren’ dediğimiz o malum sistem..İşlenen iş cinayetlerinin perde arkasına bakanlar, bu sistemin kanlı ellerini göreceklerdir. Bu sistem, 12 yılda 14 binden fazla işçiyi, iş cinayetlerine kurban etmiştir..Taşeron çalıştırılan işyerlerinde, iş kazalarının 11 kat daha fazla olduğunu ortaya çıkaran araştırma, bizlerin bu konudaki tespitlerini doğrular niteliktedir.

Bir ülkeyi ayakta tutan, o ülkenin çalışma hayatıdır. Yani o ülkedeki fabrikalardır, atölyeler, maden ocakları, inşaatlar, barajlar, işyerleridir.. Buralarda çalışan insanlardır, emekçilerdir, işçilerdir. Çalışma Hayatı, ‘ahlaklı’ ilişiler üzerine kurulur.

İşçilerin üretim yapacağı mekânlarda, ‘insanca çalışma şartlarının’ olması şarttır. İşte işçiler, böyle mekânlarda üretirler. Ürettikleri ölçüde de kazandırırlar.Karşılığında da onları insanca yaşamalarına yetecek ücret koşulları olması gerekir..  Başta ‘taşeronluk’ olmak üzere, Son yıllarda türeyen ‘Kuralsız istihdam modelleri’, çalışma hayatı içindeki ilişkilerin ahlaki boyutunu giderek eritmekte ve hatta yok etmektedir.

Taşeronluk sisteminin üzerine gidecek güçlerin başında ‘devlet’ gelmektedir. Çünkü denetimlerin ve soruşturmaların etkin bir şekilde yapılmasına duyulan ihtiyaç bu süreçte ‘had’ düzeye çıkmıştır.

Elbistan’da göçük altında kalan 9 işçi ile ilgili davanın hala sonuçlanmamış olması, İstanbul’daki AVM inşaatında asansör kazasında, işverenin fütursuzca inşaata devam ediyor olması, Kozlu’daki dava ile ilgili olarak soruşturma izni verilmemesi, İstanbul’da yine bir inşaatta çadırda yanarak ölen 11 işçinin, ölümlerinden kendilerinin sorumlu tutulması, 30 maden işçisinin öldüğü Karadon’daki grizu patlamasından sonra sorumlulara cezai müeyyide uygulanmaması ve daha bir çok ‘cinayetin’ ardından kamuoyu vicdanını tatmin edecek bir sonuç alınmaması, taşeronluk sistemi içinde yer alan, ucuz işçiliğin sağladığı aşırı karlardan beslenen, çalışma ahlakından yoksun çevrelere cesaret vermektedir.

Kabul edelim ki, kamuoyu vicdanı bu iş cinayetlerinde ve katliamlarda,  patronluklarını insan hayatını hiçe sayan, emeğe saygı duymayan bu çevreler kadar, devleti de ‘sorumlular’ arasında görmektedir.

Dolayısıyla devlet, vatandaşlarının hayatına, emeğine, hakkına sahip çıkacak yaklaşımları bir an evvel hayata geçirerek, çalışma hayatı içinde adeta ‘provakatör’ olarak yer alan bu çevrelere meydanı boş bırakmadığını göstermeli, bu çevrelerin çalışma hayatı içinde yer almasını engelleyecek tedbirleri bir an evvel almalıdır..

Aksi takdirde,  toplu katliamlar şeklinde iş cinayetleri devam edecek ve devlet, kamuoyu vicdanında bundan sonra işlenecek iş cinayetlerinde de sorumlu görülmeye devam edecektir.

 

 

 

Alın terinin karşılığını almak, güvenceli çalışma koşulları ve yüzbinlerin dayanışma gücüne sahip olmak için siz de hemen Büyük Türk Metal Ailesine katılın!

Türk Metal'e Üye Ol
Türk Metal'e Üye Ol