KADIN İŞÇİLER 26. BÜYÜK KURULTAYI ANKARA’DA TOPLANDI!
KADIN İŞÇİLER 26. BÜYÜK KURULTAYI ANKARA’DA TOPLANDI!

Türk Metal’in ilkini 1995 yılında gerçekleştirdiği Kadın İşçiler Büyük Kurultayı 6-9 Mart 2021 tarihleri arasında 26. kez toplandı. Kurultay, sendikamızın örgütlü olduğu fabrikalarda görev alan kadın işyeri sendika temsilcileri ve az sayıda kadın işçinin katılımıyla, maske ve sosyal mesafe kurallarına uygun bir şekilde gerçekleştirdi.

Anadolu Hotels Esenboğa Thermal’de 7 Mart tarihinde gerçekleştirilen etkinliklerle başlayan 26. Kadın İşçiler Büyük Kurultayı’nın açılış programı, 8 Mart 2021 Pazartesi günü yapıldı.  Kurultay açılış programı, Kurultay delegelerinden oluşan Divan Kurulu’nun yerini alması ile başladı. Bursa 3 Nolu Şube üyesi Ayla Öztürk, bir selamlama konuşması yaptı. Ardından kurultayın açılış konuşması için, TÜRK-İŞ Genel Sekreteri ve Genel Başkanımız Pevrul Kavlak kürsüye geldi.

Genel Başkanımız Kavlak, konuşmasına, “Tam bir yıl oldu. 25. Kadın İşçiler Büyük Kurultayının Yani son buluşmamızın üzerinden tam 365 gün geçti. Bugün geriye dönüp baktığımda, hiç bu kadar tuhaf bir yıl yaşadığımı hatırlamıyorum. Sanırım sizler de benimle aynı fikirdesinizdir” sözleri ile başladı.

Gittikçe küçülen bir dünyada, sanki bir tek biz varmışız gibi yapayalnız kaldık.

Tüm dünyanın son bir yılda Covit-19 denen gözle görünmeyen bir virüs yüzünden hiç de alışık olmadığımız bir hayatın içine sürüklendiğini hatırlatan Genel Başkanımız Kavlak, “Sokaklar boşaldı. Kepenkler indi. Okullarda derslere ara verildi. Şehirler, terk edilmiş ören yerleri gibi içine kapandı. Dört duvar arasından başka adım atacak yerimiz, bir pencereden başka gökyüzünü görecek alanımız kalmadı. Hayat eve sığar diye bir slogan ve yeni normal denen bir düzenin içinde bulduk kendimizi. Pandemi bizi esir aldı. Yalnızca bizim ülkemizde değil, insanlar, dünyanın dört bir yanında sudan çıkmış balık gibi çırpınmaya başladı. Düşünebiliyor musunuz? Aristo’nun “İnsan, sosyal bir varlıktır” sözü bile uzunca bir süre askıya alındı. Şehrin olanaklarından,  doğadan, arkadaşlarımızdan, yakınlarımızdan uzak kaldık. Kendimizden uzaklaşamaya başladık. Gittikçe küçülen bir dünyada sanki bir tek biz varmışız gibi yapayalnız kaldık. İşte bu yalnızlığın bence çok önemli bir getirisi oldu değerli arkadaşlarım. Hasret kaldık. Özledik.  Hem de çok özledik. Sevdiğimiz hayatı, alışkanlıklarımızı, şehrin sokaklarını, o telaşlı koşuşturmayı, bir kafede oturup soluklanmayı, kalabalıkların arasında kaybolmayı özledik. Ama en çok da birbirimizi özledik. Birlikte yollarda yürümeyi, meydanlarda halay çekmeyi, birlikte türkü söylemeyi özledik. Ve bu sefer yaşayarak öğrendik dostlarım. Ölüm ile ayrılığı tartmışlar, ayrılık, elli dirhem fazla gelmiş işte tam bir yıl sonra bu özlemle kucaklıyorum sizleri” dedi.

Evde aileye, iş yerinde ekonomiye, hastanede canımıza kalkan oldunuz.

Genel Başkanımız Kavlak, içinde bulunduğumuz salgın sürecinin kısa sürede dünyayı etkisi altına aldığını, insanların davranışlarını, yaşam tarzlarını ve alışkanlıklarını değiştirmelerine yol açtığını belirterek küresel bir sosyal problem haline geldiğini anlattı. Bu sosyal problemle, en hızlı ve acımasız şekilde de kadınların yüzleştiğini ifade eden Genel Başkanımız Kavlak, “Özellikle okulların tatil edilmesiyle, çalışan annelerin sorumlulukları arttı. Evde kalanlar ordusuna, belli yaş grupları da eklenince, çalışan kadın bu olağan üstü hayatı yeniden tasarlamak, yeni baştan oluşturmak zorunda kaldı. Peki, başardı mı? Elbette başardı. Peki ayakta kaldı mı? Elbette kaldı. Eğer kalmasaydı, biz burada olabilir miydik? İşte bu yüzden bu sene gerçekleştirdiğimiz kurultayda emekçi kadınlara seslenirken sözümün özü saygı, minnet ve teşekkür olsun istedim. Hayatı bize zehir eden bu salgına karşı, göğsünüzü siper ettiniz. Evde aileye, iş yerinde ekonomiye, hastanede canımıza kalkan oldunuz. İçime sığmayan bir teşekkürle, sizleri bir kez daha selamlıyorum. Sizlerle onur duyuyorum” dedi.

Sizler, canınız pahasına işyerlerine sahip çıktınız.

Salgın sürecinde canı pahasına emekçilerin işinin başında olduğunu dile getiren Genel Başkanımız Kavlak, başta sağlık emekçileri olmak üzere, market çalışanları, kargo emekçileri ve daha nicelerinin görevlerinin başında çalışmaya devam ettiğini söyledi. Genel Başkanımız Kavlak, bu süreçte metal emekçilerinde tezgâhları başında üretime devam ettiğini hatırlatarak sözlerine şöyle devam etti:  “Bir de biz metal emekçiler sizler. Canınız pahasına işyerlerine sahip çıktınız. Ürettiniz, kazandırdınız, çarkları döndürdünüz. O da yetmedi. Yoğun bakımda şifa bekleyen hastalar için ürettiniz. Solunum cihazı yaptınız. Sağlık kabini, test kiti yaptınız. Metal emekçileri kardeşlerim, sizler de diğer emekçiler gibi bu zorlu sürecin kahramanlarısınız. Sizler bizim yüz akımızsınız. Sizlerle gurur duyuyorum. Hepinize gönülden teşekkür ediyorum.”

Emek olmazsa, üretim olmazsa, hayat da olmaz.

Türk Metal’in salgın sürecinde çok önemli bir sınav verdiğini ve bu sınavdan başarıyla çıktığını ifade eden Genel Başkanımız Kavlak, salgın dönemini en başarılı geçiren sendika olduğumuzu belirtti. Tüm dünyanın bu salgından bir şeyler öğrendiğini ifade ederek konuşmasına devam eden Genel Başkanımız Pevrul Kavlak, “Birincisi, herkes bir kez daha anladı ki emek en yüce değerdir. Emek olmazsa, üretim olmazsa, hayat da olmaz. Salgın döneminde, tüm emekçiler görevlerinin başındaydı. Canları pahasına ürettiler, ekmeklerini hak ettiler. Bunu herkes gördü. Diğer bir gerçek de şudur: Emekçiler için gerçek kurtuluşun anahtarı sendikal örgütlenmedir. Örgütlü işçiler bu süreci neredeyse kayıpsız atlatırken, en az zararla bu zorlu dönemden geçerken, örgütsüz işçiler işlerini kaybettiler. Ücretsiz izne çıkarıldılar. Ücretlerini, sosyal haklarını yitirdiler. Yaşanan krizin bedelini ne yazık ki, onlar ödemek zorunda kaldılar. O nedenle bizlere düşen görev, örgütsüz metal emekçilerini sendikamızın çatısı altında toplamaktır. Onları da sendikal güvenceye kavuşturmak hak ve özgürlüklerini korumaktır. Bu, bizim için vazgeçilemez bir görev, onun da ötesinde emekçilere karşı sorumluluğumuzdur. O sorumluluktan hareketle, bu salgın döneminde hiç boş durmadık. Çeşitli illerimizde 52 yeni işyerinde örgütlendik. Yaklaşık 11 bin arkadaşımızı ailemize kattık” ifadelerini kullandı.

Anayasaları değiştirmekle, kâğıt üzerine bunları yazmakla, olmuyor.

Genel Başkanımız Kavlak, ülke gündeminde yeni anayasadan, insan hakları alanında yapılacak kapsamlı düzenlemelerden bahsedildiğini ve bu konularda sendikalardan da görüş istendiğini vurgulayarak,  bir hakkın anayasada, yasalarda var olması o hakkın kullanılması anlamına gelmediğine vurgulayarak söyle konuştu: “Bu ülkede sendikalaşma hakkı var mı? Var. Anayasal bir hak mı? Evet, anayasal bir hak. Peki, biz bu hakkımızı özgürce kullanabiliyor muyuz? Hayır, kullanamıyoruz. Bursa’dan gelen arkadaşlarım, bu pandemi sürecinde, iki işyerinde nasıl örgütlenme mücadelesi verdiğimizi, karakışta arkadaşlarımızın nasıl fabrika önünde yattığını gördüler. Bursa’dan, Manisa’dan gelen arkadaşlarımız biliyor, yine bir işyerinde eylemlerimize, mücadelemize rağmen, işçilerin işten atılmasını önleyemiyoruz. Arkadaşlar şimdi buradan soruyorum sendikalaşma hakkını engelleyenlere ceza Yasamızda hapis cezası var mı? Evet, var. Peki, bunca yıldır sadece sendikalaştıkları için işinden atılan, ekmeğinden olan dünya kadar işçi varken siz hiç hapis yatan bir işveren duydunuz mu? Duymadınız. Duyamazsınız. Bu düzen işte böyle bir düzen, bu yasalar birilerine işlemez. Birileri bedel ödemez. Bedel ödeyen yine emekçiler olur. Sendikaya üye olan işçi, kod 29’la işten atılır ama işverene hiçbir şey olmaz. Şimdi ben soruyorum. Bu mudur sendikalaşma özgürlüğü, bu mudur anayasal güvence. Bu mudur? Bu nasıl bir anayasal düzendir? Bu nasıl hukuk devletidir? Anlamak mümkün değil değerli dostlarım. Bakın grev hakkımız da anayasada güvence altına alınmış bir haktır. Peki, bu hakkımızı özgürce kullanabiliyor muyuz? Ne yazık ki, hayır… Birkaç belediye grevi dışında son 20 yıldaki bütün grevler ertelendi. Emekçilerin işverenlere karşı en etkili silahı ellerinden alındı. Anayasal bir hak kullanılamaz hale geldi. Anayasaları değiştirmekle, kâğıt üzerine bunları yazmakla olmuyor.”

İşçi hak ve özgürlüklerinden söz etmeden, insan haklarından da, demokrasiden de söz edilemez.

Ülkemizde 2010 yılında bir anayasa referandumu yapıldığını anımsatan Genel Başkanımız Kavlak, o güne kadar az da olsa toplanan ve çeşitli konuların görüşüldüğü Ekonomik ve Sosyal Konsey’in Anayasal bir kurum haline getirildiği dile getirdi. Fakat bu kurumun 11 yılda bir kere bile toplanmadığını değinen Genel Başkanımız Kavlak, “Biz, hakların kağıt üstünde kaldığı bir düzen istemiyoruz. Anayasalar, yasalar değişebilir ama biz asıl olarak zihniyetlerin değişmesini talep ediyoruz. Kâğıt üzerindeki yasakların değil, kafalardaki yasakların kalkmasını istiyoruz. Biz demokrasi istiyoruz. Biz hak ve özgürlüklerimizi sonuna kadar kullanacağımız demokratik bir ülke istiyoruz. Biz bu ülkede çalışmak, üretmek, ürettiğimizi hakça paylaşmak istiyoruz. Biz, iş cinayetlerinde can vermek istemiyoruz. Biz insanca yaşamak istiyoruz. Biraz önce de dedim ya, bize borcu olanlar bunları unutmasın. İnsan haklarından söz ederken emekçilerin haklarını görmezden gelmesin. Şunu unutmayın işçi hak ve özgürlüklerinden söz etmeden, insan haklarından da, demokrasiden de söz edilemez. Bunu herkes böyle bilmelidir” dedi.

Biz, toplumun ancak kadınlarla birlikte gelişeceğine inanan bir sendikayız.

Genel Başkanımız Kavlak, konuşmasına kısa süre önce Adalet ve Ekonomi Bakanlarıyla toplantılar yapıldığı ve bu toplantılarda özellikle yapılmak istenen anayasal değişiklikler ve reformlarla ilgili sendikaların görüşlerinin istenildiğini ifade ederken, bu konuda ki görüşlerini şöyle açıkladı: “Ben görüşümü işte buradan açıklıyorum. Ne yapacaksanız yapın. Hangi hakkı tanıyacaksanız tanıyın. Eğer bunlar kağıt üzerinde kalacaksa, ben reform falan istemiyorum. Eğer bir işçi yalnızca sendikalı olduğu için “Ahlaksızlıkla” suçlanacaksa ve benim devletim o işverene sesini çıkarmayacaksa, ben reform falan istemiyorum. Şunu da unutmayın; bizim taleplerimiz yalnızca emekçiler için değildir. Toplumuzun tüm kesimleri içindir. Kadınlarımız içindir. Kadınlarımızın bu toplumda özgürce yaşaması, kadın cinayetlerinin son bulması, şiddete uğrayan hiçbir kadının olmaması içindir. Evde, işte, sokakta… Yaşamın her alanında, erkeklerle eşit hak ve özgürlüklere sahip olmaları içindir. İstanbul Sözleşmesi’nin kadınlarımız için bir güvence olarak kalması içindir. Biz, toplumun ancak kadınlarla birlikte gelişeceğine inanan bir sendikayız.  Bu inancımızı pekiştirerek, yolumuzda yürümeye devam ediyoruz. Kadının eğitimi,  istihdamının artması ve cinsiyet eşitliği için elimizden geleni ardımıza koymayacağız. Kadının aile içinde eşit ve egemen bir konumda olması, siyasette ve kamu yönetiminde sayısının artması için her türlü desteği vermeye devam edeceğiz. Onların güçlü karakteri yüksek zekâsı ve büyük yürekleriyle Dünyayı daha yaşanası bir yer yapacağına inanıyoruz. Daha adil, daha paylaşımcı, daha barışçıl ve sevgi dolu bir dünya için kadınlara güveniyoruz.”

***

Kurultaya, ayrıca TİSK ve MESS Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol, Genel Başkan Yardımcılarımız Yusuf Ziya Odabaş, Uysal Altundağ, Halil Faki Erdal, Genel Mali Sekreterimiz Murat Salar ve Genel Sekreterimiz Taliphan Kıymaz da eşleri ile katıldı.

Alın terinin karşılığını almak, güvenceli çalışma koşulları ve yüzbinlerin dayanışma gücüne sahip olmak için siz de hemen Büyük Türk Metal Ailesine katılın!

Türk Metal'e Üye Ol
Türk Metal'e Üye Ol