TÜRK-İŞ 22. OLAĞAN GENEL KURULU BAŞLADI
TÜRK-İŞ 22. Olağan Genel Kurulu büyük bir coşku ve heyecan içinde başladı. Genel Kurula Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere her kesimden büyük bir katılım gerçekleşti.
TÜRK- İŞ 22. Olağan Genel Kurulu 3 Aralık’ta Büyük Anadolu Termal Hotel Ankara’da başladı. Genel Kurula Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, TÜRK-İŞ’e bağlı sendikaların genel başkanları, siyasetçiler, bürokratlar, sivil toplum örgütlerinin liderleri ve yöneticileri, emekçiler ve pek çok önemli isim katıldı.
Genel Kurulda Divan Başkanlığına TOLEYİS Genel Başkanı Cemail Bakındı ve Yardımcılığına ise HABER-İŞ Genel Başkanı Veli Solak seçildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gelmesiyle birlikte takdimi Genel Başkanımız Pevrul Kavlak yaptı.
Genel Başkanımız Pevrul Kavlak’ın kısa bir giriş konuşmasından sonra kürsüye gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Emekleriyle, alın terleriyle bu ülkenin gelişmesine, kalkınmasına, büyümesine, güçlenmesine katkıda bulunan işçi kardeşlerimin her birinin o pak alanlarından öpüyorum” dedi.
İnancımızda emeğin kutsal olduğunu, çalışanın hakkının alın teri kurumadan, tam ve zamanında verilmesini tavsiye eden bir dinin mensupları olduğumuzu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin en köklü işçi sendikaları konfederasyonu olan TÜRK-İŞ’in, büyük bir misyonun sahibi olduğunu söyledi ve “TÜRK-İŞ, ideolojik saplantıların değil işçilerin hakkını, hukukunu, emeğin gücüyle ve meşruiyet sınırları dâhilinde koruduğu sürece, inanıyorum ki, çok daha güçlü, çok daha etkili bir yapı olacaktır” diye konuştu.
Geçmişte, işçinin hakkını savunmak yerine işçiyi istismar eden partilerin, sendikaların, konfederasyonların ve sendika ağalarının görüldüğüne işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, halen Türkiye’deki işçilerin sadece yüzde 11,2’sinin sendikalı olmasında, sendikalara duyulan bu güvensizliğin rolünün olduğuna dikkat çekti.
Başbakanlığı döneminde, işçi bayramı olarak kutlanması için uzun yıllar mücadele verilen 1 Mayıs’ı, yasal düzenlemeleri yerine getirerek işçi bayramı olarak ilan ettiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 Mayıs bahanesiyle ülkenin ve milletin huzurunu kaçırmak için uğraşanları, bu düzenlemenin durdurmadığını belirtti ve şunları söyledi: “Üniforma giyerek, marjinal örgütlerin flamalarını taşıyarak, yüzlerini gizleyerek, ellerinde molotoflarla, sopalarla, taşlarla yollara düşen bu kişilerin amacı, en başından belli zaten. Kaos çıkarmak, terör estirmek ve bu şekilde dikkat çekmek… Amaçları bu… Maalesef bizim medyamız ve aralarında sendikaların da bulunduğu bir takım sivil toplum kuruluşlarımız da, bu güruha sahip çıkıyor, onlara eylem zemini hazırlıyor. Hâlbuki medya bu şovları görmese, bunları parlatmasa, diğer gruplar bu provokatörleri aralarına sokmasa, inanın hiçbiri sokağa inmeye dahi cesaret dahi edemez.”
Bu sıkıntıların aşılacağını, geçen 13 yılda yaşananlara bakıldığında umutlu olmak için pek çok sebebin bulunduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yönetime geldiklerinde 184 lira olan asgari ücretin bugün 1000 lira olmasını, 66 lira ile 376 lira arasında olan emekli maaşlarının tabanlarının bugün 785 lira ile 1514 lira arasında olmasını örnek gösterdi ve bu rakamların yakın zamanda daha da yükseltileceğini açıklayarak, “İşte emekçi dostu olmak budur” diye ekledi.
G-20 zirvesinde iş dünyasına yönelik ‘Kazancınızı çalışanlarınızla paylaşın’ yönündeki tavsiyesini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, böyle inandığı için o tavsiyede bulunduğunu belirtti ve konu ile ilgili düşüncelerini açarak çağrısını sürdürdü: “Bizim değerlerimizin içinde ‘kanaat’ kavramı var. Kanaati her zaman işçiden beklemeyin. İşveren olarak siz de ‘kanaat ekonomisi’ni bir öğrenin, kanaatten yana olun. Eğer işverenler olarak ‘kanaat ekonomisi’ne inanırsak, inanıyorum ki o zaman terini kendine sermaye ve kazanç edindiğin bu insanlarla paylaşıma girdiğin andan itibaren kazancın da bereketlenecektir. Buna aynı zamanda ben ‘bereket ekonomisi’ diyorum.”
Erdoğan konuşmasını Genel kurulun hayırlı uğurlu olması dilek ve temennisiyle sonlandırdı. Erdoğan’dan önce kürsüye gelen TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay da konuşmasında Türkiye’de yaşanan temel çalışma hayatının sorunlarından bahsetti. Kıdem tazminatı ile ilgili Erdoğan’ın daha önceki “işçi ve işveren anlaşmadan bu konuyu önüme getirmeyin” sözünü hatırlatarak, “eğer ki bu konu bir daha açılırsa kapınızı çalarız” diyerek Erdoğan’dan destek istedi. Konuşması sık sık TÜRK-İŞ nerede biz oradayız sözleri ile kesilen Atalay, TÜRK-İŞ olarak yaptıkları bazı çalışmalardan da örnek verdi,
Öğleden sonraki oturumda gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sendikacılığın, demokrasinin olmazsa olmazları arasında yer aldığını söyledi. Gençliğinde TÜRK-İŞ’in araştırma kitaplarını okuyarak çok şey kazandığını söyledi.
Türkiye'nin en temel sorununun işsizlik olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "İşsizlik bütün kötülüklerin anasıdır. Bir insan işsizse her şeyi yapabilir. İşsizlik konusunda bugüne kadar size ne vadettiler? 'Biz işsizliği şöyle önleyeceğiz' diye bir şey söylediler mi size? Ben 13 yıldır duymadım, Meclis'te de duymadım" dedi.
İşsizlik sorununun yanı sıra 2,5 milyon Suriyelinin Türkiye'ye geldiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, "Kimseyi göndermeyelim savaşın ortasına, elbette göndermeyelim. 81 ile dağıldı Suriyeliler, kimin nerede olduğunu kimse bilmiyor. Yok öyle bir şey, kontrolsüz bir sistem. Yarın ne olacak bu Suriyeliler, çoğu yer altı dünyasının önemli adamları olacak, göreceksiniz" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, sendikacılardan, işçilerin haklarına sahip çıkmalarını istedi. "CHP 'asgari ücret net bin 500 lira' demeseydi, bu kimsenin aklına gelmeyecekti" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bize ne diyorlardı? İşverenlere şikayet ediyorlardı bizi. 'Bak ha bin 500 lira yapacak, niye itiraz etmiyorsunuz?' Şimdi bin 300 lira yapacaklar, yetmez. Neden biliyor musunuz? Türk-İş'in rakamları, açlık sınırı bin 391 lira. Asgari ücret bin 300 lira olacak diye hava atıyorlar. Açlık sınırının altında bu rakam. O beylere ayda bin 391 lira verelim, bir ay geçinsinler. Bin 391 lira ile bir ay sadece gıda harcaması yapsınlar bakalım geçinebiliyorlar mı? Biz emeğin ve işçinin haklarını korumayacağız da kimin hakkını koruyacağız? Bizi Avrupa'nın Çin'i yapmak istiyorlar. Emek ucuz bizde. Bugün al, yarın at, kapının önüne koy."
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu da yaptığı konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın G20'nin "Büyüme ve İstihdam İçin Daha Kapsamlı Bir Çerçeve" başlıklı ana oturumundaki, "Biraz az kazanın" sözlerini hatırlatarak, şu değerlendirmede bulundu:
"Ben de işverenlere tavsiye ediyorum, biraz az kazanın ve kazandıklarınızı özellikle dar gelirli olan insanlarla paylaşın. Bunu bir defa başarmamız lazım. Neden? Fakiri tahrik etmeyelim ve paylaşımcı anlayışı hayatımıza egemen kılalım. Buradan bir şeyi özellikle vurgulamak isterim, hepimiz ölüp gidiyoruz, paraları beraber götürüyor muyuz? Paralar beraber gelmiyor, onlar bu dünyada kalıyor, arkada varisler bunu paylaşacak. Gel bunu işçin ile bir kısmını paylaş, ondan sonra da gök kubbede hoş bir sada bırak. Önemli olan bu ve öldükten sonra da 'Sorma, bizim öyle bir işverenimiz vardı ki, öyle bir patronumuz vardı ki gerçekten işçisinin hakkını çok ciddi manada gözetir, onun maaşını da gerçekten iyi bir konumda verirdi', asıl olan burası, bunu başarmamız lazım."
Bugünün Dünya Engelliler Günü olduğunu belirten Soylu, "Bugüne kadar yaklaşık 40 bin 655 engelli, memur olarak istihdam edildi. Bu yıl 4 bin 600'ü aşan sayıda alım söz konusu oldu. Hem bu ay hem de 2016'nın ilk aylarında 4 bin engelli vatandaşımız daha işe girecektir" dedi.
Bakan Soylu, engellilerin kendi iş yerlerini açması konusunda da önemli desteklerde bulunduklarını anımsatarak, bu programın hayata geçmesini sağlamak için oluşturulan fonun da ciddi bir büyüklüğe ulaştığını bildirdi.
