TÜRK-İŞ BÖLGE VE İL TEMSİLCİLERİ ANKARA’DA TOPLANDI!
TÜRK-İŞ BÖLGE VE İL TEMSİLCİLERİ ANKARA’DA TOPLANDI!

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) Bölge ve İl Temsilcileri Toplantısı, 24 Şubat 2020 Pazartesi günü “696 Sayılı KHK ve Örgütlenmenin Önündeki Engeller” başlığı altında Anadolu Hotels Downtown Ankara’da toplandı. Toplantı da sırasıyla TÜRK-İŞ Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Eyüp Alemdar, TÜRK-İŞ Genel Eğitim Sekreteri Nazmi Irgat, TÜRK-İŞ Genel Mali Sekreteri Ramazan Ağar ve TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, kürsüye çıkarak açış konuşmalarını gerçekleştirdiler.

***

Açış konuşmaları ile başlayan toplantıda Doç. Dr. Muhittin Astarlı ile Prof. Dr. Süleyman Başterzi, “696 Sayılı KHK ve Örgütlenme” başlıklı birer sunum gerçekleştirdi.

***

TÜRK-İŞ Bölge ve İl Temsilcileri Toplantısı’nda gerçekleştirilen sunumların ardından kürsüye TÜRK-İŞ Genel Sekreteri ve Genel Başkanımız Pevrul Kavlak çıktı. Genel Başkanımız Kavlak, konuşmasında TÜRK-İŞ 23. Olağan Genel Kurulu’nda gerçekleştirdiği konuşmayı hatırlatarak, “TÜRK-İŞ Genel Kurulu’nun kapanışında bir konuşma yapmıştım ve sendikal hareketin başarılı olması, çalışma yaşamının sorunlarına çözüm bulunması için bazı önerilerde bulunmuştum. Örgütlenme konusuna da değinmiştim. Örgütsüz geniş kesimler için umut olmanın, onları sendikalı ve toplu sözleşmeli bir düzene kavuşturmanın yolunun mücadeleden geçtiğini, mücadelesiz müzakere olamayacağını anlatmıştım. Bunun da, hepimiz için kaçınılmaz olduğunu söylemiştim. Bugün yine aynı şeyi söylemek istiyorum. Mücadele etmeden daha açık bir ifadeyle, direnmeden, kavga etmeden bize ekmek yok arkadaşlar ekmek yok.” dedi.

Genel Başkanımız Pevrul Kavlak’ın konuşmasından satırbaşları;

“Beklersek kaybederiz.”

Genel Başkanımız Kavlak, örgütlenme sürecinde işveren tarafının sömürü düzenini devam ettirebilmek için sendikayı istemediğini belirttiği konuşmasında, sendikamızın son dönemde örgütlendiği iki işyerinde örnek vererek şunları söyledi: “Size kendi sendikamdan yeni örgütlendiğimiz iki işyeriyle ilgili örnek vermek istiyorum. Her ikisi de Bursa’da, son bir ay içinde yaşandı. Örgütlendiğimiz bu işyerlerinden biri Fransız sermayeli 900 kişi çalışıyor. Burada örgütlendik, yetkimizi aldık. Kendi ülkesinde sendikal haklara saygı gösteren oradaki işçileri sendikalı olan işveren bu durumu kabullenmek istemedi. Çünkü adam kendince haklıydı. Ona, gel kardeşim fabrikanı burada kur çünkü burası ucuz emek cenneti Türkiye, burada sendika da, mendika da yok demişler. Adam da gelmiş fabrikasını kurmuş. Kendi ülkesinde 3 bin avroya adam çalıştıracağına daha kaliteli daha verimli adamları burada 300 avroya çalıştırıyor. Ülkemiz yasalarından da yararlanarak hemen yetkimize itiraz etti. Bu durumda yaşanan süreci hepiniz biliyorsunuz. İşveren yetkiye itiraz ediyor. Mahkemeler yıllarca sürüyor. Sonuçta o örgütlenme gerçekleşemiyor. Bu kez de öyle olacaktı. Örgütlenmemiz gerçekleşemeyecekti. Mahkemeyi kazansak bile sürecin sonunda belki de, o işyerinde sözleşme yapacak üyemiz kalmayacaktı. Biz yasalara saygılıyız adalete saygılıyız ama şunu da iyi biliyoruz ki geç gelen adalet, adalet değildir. Çalışma yasaları söz konusu olunca yaşadığımız tecrübeleri de göz önüne alarak biz o adaleti bekleyemeyiz. Beklersek kaybederiz. O halde bizim direnmekten başka çaremiz yoktur. Kendi göbeğimizi kendimiz keseriz dedik. Arkadaşlarımızı fabrikanın içinde oturttuk. İşveren itirazı geri çekene kadar da buradan kalkmayacağız dedik. Ve kalkmadık.  Neyse ki, TÜRK-İŞ Genel Başkanı devreye girdi, İçişleri Bakanımız duyarlı davrandı. Bize destek verdi. O işverenin parça ürettiği örgütlü olduğumuz Oyak Renault gibi büyük işyerleri duyarlı davrandı. Devreye girdiler. Bursa Valisi, Sayın Soylu’nun talimatıyla tarafları uzlaştırdı. Bizi alt edemeyeceğini anlayan Fransa’daki patronu ayağımıza getirdik, diz çöktürdük. Mahkeme başvurusunu da geri çektirdik. Yani dostlarım o işyerinde yetkiyi böyle direne direne kazandık. İkinci örnek bugünlerde yaşandı. Yine Bursa’da bir işyerinde örgütlendik. Bu kez yarı Alman, yarı yerli sermayeli bir işyeriydi. Biz orada örgütlenince yerli patron kıyameti kopardı. Sendikamıza üye olan 81 arkadaşımızı işten attı. Peki, biz ne yaptık? Yine oturduk. Ya direneceğiz kazanacağız Ya da buradan kalkmayacağız dedik. Bu kez de yine biz kazandık.  Geçen hafta orada direnen arkadaşlarımın yanına gittim. Fabrika önünde konuşma yaparken, patrondan haber geldi. Beni içeri davet etti. Gittim, konuştuk ve uzlaştık. 81 işçimizi geri alacak, sendikal haklarına saygılı olacak. Fazla uzatmak istemiyorum ama şu anda da Ankara’da örgütlendiğimiz bir işyerinde işveren dokuz arkadaşımızı işten attı. Orada da oturuyoruz. Orada da direniyoruz.”

“Bu ülkede insanlar artık boğaz tokluğuna çalışıyor.”

Konuşmasına TUSİAD’ın 1999 yılında çıkardığı bir yayına değinerek devam eden Genel Başkanımız Kavlak, “Patronlar Kulübü TÜSİAD, 1999 yılında çıkardığı bir yayında bir grup akademisyene geleceğe ilişkin bir analiz yaptırmış. Bunu da rapor haline getirmiş. Raporda diyor ki önümüzdeki 25 yılda büyük ölçüde hizmetler sektöründe yoğunlaşan geniş bir istihdam olacak, insanlar son derece düşük ücretle çalışacak, çok az bir kesim yüksek ücret alacak. Yani istihdamın çok büyük bir bölümü düşük ücretli olacak. Bu durum ülkemize 1980’li yılların başlarında başlamış Neoliberal ekonomik modelin ana unsurudur. Türkiye’yi uluslararası sermayenin ucuz emek cenneti haline getirme politikaları o yıllarda başlamıştır. Bugün gelinen durumun tohumları o günlerde atılmıştır. Ne yazık ki, TÜSİAD’ın bundan 21 yıl önce ortaya koyduğu tespitleri bugün aynen yaşıyoruz. Bu ülkede insanlar artık boğaz tokluğuna çalışıyor. Bakanlık asgari ücretle çalışanların toplam çalışanlara oranını en son 2014’te açıkladı. O zaman oran yüzde 43’tü. O günden bugüne açıklamıyorlar, rakamı gizliyorlar. Çünkü bugün bu oran çok daha fazla, asgari ücretin 50 lira, 100 lira üzerinde alanlar da bu orana dâhil değil. Bakın biz G20 ülkesi olmakla övünüyoruz. Arkadaşlarıma araştırttım, G-20 ülkelerinde toplam çalışanlar içinde asgari ücretle çalışanların oranı, % 5-6, bizde ise % 50’nin üstünde. Bizden başka bu oranlara yaklaşan yok.” dedi.

“Bu ülkede emeği ile geçinmeye çalışan herkese borcumuz var.”

Genel Başkanımız Kavlak, kıdem tazminatı ile birlikte kazanılmış diğer bir hakkımız olan ikramiyelerimize de kaldırmak istenildiğine dikkat çektiği konuşmasında, TÜRK-İŞ’in yalnızca sadece üyelerine değil bu ülkede emeği ile geçinmeye çalışan herkese borcu olduğu dile getirdiği konuşmasına şöyle devam etti: “Bir zamanlar üyemiz olmuş, bize aidat ödemiş ama bugün evinin doğalgaz faturasını ödeyemeyen emeklilere borcumuz var. İşsizlik, hayat pahalılığıyla boğuşan çocuğuna pantolon alamadığı için canına kıyan insanlara borcumuz var. Örgütsüz, esnek, güvencesiz çalıştırılan, geleceğinden umudunu kesmiş milyonlarca gencimize borcumuz var. Bakın ülkedeki istatistikleri iyi inceleyin. İçinde bulunduğumuz duruma ilişkin çok iyi ipuçları veriyor. Cumhurbaşkanımızın bütün çağrılarına rağmen, gençlere yaptığı evlenin çağrılarına rağmen yayınlanan bir istatistiğe göre son on yılda evlilik oranı %25 düşmüş. Neden? Çünkü gençler geleceklerinden kaygı duyuyor, evlenemiyor. Bir AVM’de köle gibi çalışan ay sonunda da asgari ücret alan bir genç nasıl evlenebilir. Bu genç kardeşim geleceğine nasıl güvenle bakabilir. Nasıl üç çocuk yapabilir. Biz bu ülkenin en büyük İşçi konfederasyonuyuz. Her fırsatta büyüklüğümüzden, gücümüzden söz ediyoruz. O halde bunun gereğini yapalım. Örgütlenelim. Büyüyelim. Güçlenelim. Nasıl mı? Direnerek. Mücadele ederek.”

“Siz yolu açın emin olun emekçiler arkanızdan gelecektir.”

Konuşmasını örgütlenmenin önündeki engellere karşı mücadele azmimizi kullanmamız gerektiğine vurgu yaparak tamamlayan Genel Başkanımız Kavlak, “Biz de çaresiz değiliz. Bizim de direnme gücümüz var. Mücadele azmimiz var. Siz yolu açın emin olun emekçiler arkanızdan gelecektir. Çünkü inanın bu insanların artık kaybedecek bir şeyi kalmadı. Direnmekten, mücadele etmekten başka yolu kalmadı. Ya hep birlikte direneceğiz, direnerek kazanacağız. Ya da bize dayatılan kara düzene sömürü düzenine kölelik düzenine boyun eğeceğiz.” dedi.

***

TÜRK-İŞ Bölge ve İl Temsilcileri Toplantısı’na Genel Başkan Yardımcılarımız Yusuf Ziya Odabaş, Halil Faki Erdal, Genel Mali Sekreterimiz Murat Salar, Genel Sekreterimiz Taliphan Kıymaz ve bölgelerinde TÜRK-İŞ il temsilciliği görevini de yürüten Şube Başkanlarımız ve Bölge Temsilcilerimiz de katıldı.

Alın terinin karşılığını almak, güvenceli çalışma koşulları ve yüzbinlerin dayanışma gücüne sahip olmak için siz de hemen Büyük Türk Metal Ailesine katılın!

Türk Metal'e Üye Ol
Türk Metal'e Üye Ol