TÜRK-İŞ ŞUBE BAŞKANLARI VE İL TEMSİLCİLERİ DİDİM’DE TOPLANDI!
TÜRK-İŞ ŞUBE BAŞKANLARI VE İL TEMSİLCİLERİ DİDİM’DE TOPLANDI!

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) Şube Başkanları ve İl Temsilcileri Toplantısı Açılış Programı, 2 Eylül 2020 Çarşamba günü Aydın’ın Didim ilçesinde yapıldı. Toplantıya TÜRK-İŞ’e bağlı sendikaların Genel Başkanları, Genel Merkez Yöneticileri, TÜRK-İŞ’e Bölge ve İl Temsilcileri, TÜRK-İŞ'e bağlı sendikaların Şube Başkanları katıldı.

***

Açılış programında kürsüye ilk olarak TÜRK-İŞ Genel Sekreteri ve Genel Başkanımız Pevrul Kavlak çıktı. Genel Başkanımız Kavlak, küresel bir salgının içinde olduğumuza hatırlatarak başladığı konuşmasına şöyle devam etti. “Birkaç on yıla sığan hayatlarımızı düşünürsek hepimiz birçok badire yaşadık. Ekonomik krizler, büyük depremler gördük. Darbe girişimleri atlattık. Ancak, tüm dünyayı böylesine etkisi altına alan, hayatı durduran bir salgının ortaya çıkacağını inanın hiçbirimiz düşünemedik. Nereden çıktığı hala kesin olmayan bir virüs hayatlarımızı alt üst etti. Bir yandan acımasızca can alırken diğer yandan ekonomileri sarstı. Sarsmaya da devam ediyor. Tüm dünya gibi, bizler de şaşkınız. Üzerinden aylar geçmesine rağmen hala tedirginiz, kendimiz, sevdiklerimiz için, temsil ettiğimiz üyelerimiz için kaygılıyız.”

“Bütün sendikalar bu süreçte çok önemli bir sınav verdik.”

Konuşmasına, küresel salgınla birlikte emeğin ve sendikaların öneminin bir kez daha ortaya çıktığına değinerek devam eden Genel Başkanımız Kavlak;  “İşin sağlık yanını bir yana bırakıp kendi alanımızla ilgili bir değerlendirme yapacak olursak şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki, biz bütün sendikalar bu süreçte çok önemli bir sınav verdik. Bu sınavdan da alnımızın akıyla çıktık. Birçok işyerimiz salgın döneminde çalışmalarını sürdürmesine rağmen, aldığımız önlemlerle can kaybının en az düzeyde kalmasını sağladık. Benim sendikamın örgütlü olduğu işyerleri üretimin en yoğun sürdüğü yerler olmasına rağmen çok şükür ki hiçbir can kaybı yaşamadık. Bu salgın tüm dünyaya bazı şeyleri öğretti. Birincisi herkes bir kez daha anladı ki emek en yüce değerdir. Emek olmazsa, üretim olmazsa, hayat da olmaz. Salgın döneminde herkes evine kapanırken başta sağlık emekçileri olmak üzere kargo işçileri, market çalışanları, ulaştırma işçileri tüm emekçiler görevlerinin başındaydı. Canları pahasına ürettiler, helal ekmeklerini hak ettiler. Diğer bir gerçek de şudur: Salgın nedeniyle bir kez daha görüldü ki, emekçiler için gerçek kurtuluşun anahtarı sendikal örgütlenmedir. Örgütlü işçiler bu süreci neredeyse kayıpsız atlatırken, örgütsüz işçiler işlerini kaybettiler. Ücretsiz izne çıkarıldılar. Ücretlerini, sosyal haklarını yitirdiler. Yaşanan krizin bedelini ne yazık ki, onlar ödemek zorunda kaldılar. O nedenle bizlere düşen görev, örgütsüz emekçileri sendikalarımızın çatısı altında örgütlemektir. Onları da sendikal güvenceye kavuşturmak, hak ve özgürlüklerini korumaktır. Bu, bizim için vazgeçilemez bir görev onun da ötesinde emekçilere karşı sorumluluğumuzdur.” dedi.

“Bize düşen görev, Saflarımızı sıklaştırmak, dayanışmak, birlik olmak ve haklarımız için kıyasıya mücadele etmektir.”

Genel Başkanımız Kavlak, konuşmasının devamında salgının ekonomiyi ve toplumsal hayatı derinden sarstığını ve sarsmaya devam ettiğini belirtirken, emekçilerin ve sendikaların bu süreci en hafif şekilde atlatması için saflarını sıklaştırarak, dayanışma ve birlik içinde hareket etmesinin gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi. “Bu lanet virüs bir yandan acımasızca can alırken diğer yandan bütün ekonomileri sarstı. Sarsmaya da devam ediyor. Salgının hızının kısmen yavaşlaması ve zaman içinde kontrol altına alınmasıyla birlikte tüm dünya salgın sonrasını konuşmaya yani, yeni senaryolar üzerinde tartışmaya başladı.  Artık herkes hiçbir şeyin bir daha eskisi gibi olmayacağı konusunda hemfikir. Dünya ekonomileri yaşanan gelişmelerden çok ciddi olarak etkilenecek. Bu süreçte ne yazık ki çalışma yaşamında da ciddi sorunlar yaşanacak.  Bazı kesimler, üretim ilişkilerinde önemli dönüşümlerin yaşanacağını, salgın öncesi çok konuşulan Dijitalleşme ve Sanayi 4.0 gibi modellerin yaygınlaşacağını, esnek çalışma, evden çalışma gibi uygulamaların artacağını düşünüyor. Öte yandan başka bir kesim ise bu tür salgınların ve ardından gelen krizlerin sorumlusu olarak gördükleri kapitalist modelin değişmesi gerektiğini yerine daha insan odaklı modelleri tartışmanın zorunlu olduğunu söylüyor. Bu konuda çok çeşitli görüşler var. Biz de zaman içinde bunları tartışmak durumunda kalacağız. Bunların hepsi tartışılabilir, konuşulabilir. Ancak kesin olarak ortaya çıkan şudur ki, yeni dönemde emeğin, doğanın, hijyenin değeri ve önemi artacak. Yaşam biçimlerimiz derinden etkilenecek. Bu noktada bize düşen görev, Saflarımızı sıklaştırmak, dayanışmak, birlik olmak ve haklarımız için kıyasıya mücadele etmektir. Salgın döneminde gündeme gelen, Tamamlayıcı Sağlık Sigortası modeli ile kıdem tazminatı hakkımıza yönelik saldırıyı nasıl geri püskürttüysek, bundan sonra da aynı kararlılığı sürdürmektir. Kıdem tazminatı hakkımıza yönelik bu saldırı karşısında hepimiz birlik olduk. Az ya da çok, öyle ya da böyle mücadele ettik. Ancak ben izninizle bu mücadelenin gerçek kahramanına özel bir teşekkür etmek istiyorum. Bu haklı davaya bedenini koyan, “Ölürüm de kıdemi vermem” diyerek hepimizi duygulandıran Değerli Genel Başkanımıza, Ergün ağabeyimize. Ben hem kendi adıma hem metal emekçileri adına hem de izninizle sizler adına Kendisine teşekkür ediyorum. Ancak her şeye rağmen tehlike geçmedi. Ekim ayında konunun yeniden gündeme gelmesi bekleniyor. O nedenle bir kez daha tekrar ediyorum. Kıdem tazminatı bizim son kalemizdir. İşçi sınıfının elindeki son tapudur. O tapuyu deldirtmeyelim. Namusumuz gibi sahip çıkalım. Bunu yalnızca TÜRK-İŞ yönetimindeki beş kişi için söylemiyorum. Otomobil fabrikasındaki işçiden, büroda çalışan kadın emekçimize, madenlerdeki kardeşlerimizden, dağ başında yol açan tüm arkadaşlarımıza, hepimize söylüyorum. Ya hep beraber mücadele edeceğiz. Kıdemimizi vermeyeceğiz. Ya da kaderimize razı olacağız. Haklarımızı bir bir kaybedeceğiz.”

***

TÜRK-İŞ Genel Sekreteri ve Genel Başkanımız Pevrul Kavlak’ın konuşmasının ardından kürsüye TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay çıktı. TÜRK-İŞ Genel Başkanı Atalay, konuşmasına tüm Dünya’yı etkisi altına alan ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilen koranavirüs salgının çalışma hayatına etkilerini değerlendirerek başladığı konuşmasında, “Herkesin pandemi sürecinde ekonomik krizi, işyerlerini ve mallarının gümrüklerden giriş-çıkışını tartışırken, TÜRK-İŞ’in ekonomik krizin değil, yaşam krizinin tartışılması gerektiğini savundu. İnsanları nasıl yaşatacağımızı, nasıl tedbirler almamız gerektiğini, devletinin görevini, işverenlerin görevini ve sendikaların görevlerinin neler yapmasının tartışılması gerektiğini vurguladı.” dedi. TÜRK-İŞ Genel Başkanı Atalay, pandemi sürecinde TÜRK-İŞ ve TÜRK-İŞ’e bağlı sendikaların otel ve misafirhaneleri sağlık çalışanlarının hizmetine açtığını hatırlatarak, “TÜRK-İŞ’in Ankara, İstanbul, İzmir ve Samsun’da 3600 yatak sayılı otel ve misafirhaneleri sağlık çalışanlarının hizmetine açtı. Yine örnek bir adımın öncüsü oldu.” dedi. 

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Atalay, konuşmasında pandemi sürecinde işten çıkarmalarının yasaklanması, kıdem tazminatının fona devredilmesi tartışmaları ve 696 sayılı KHK çerçevesinde sendikal örgütlenmedeki gelişmeler ile ilgili değerlendirmelerde bulunarak konuşmasını tamamladı.

***

TÜRK-İŞ Şube Başkanları ve İl Temsilcileri Toplantısı, Dr. Zeki Erçil’in “Kovid-19 Pandemisi ve Korunma Yöntemleri”, Prof. Dr. Aydın Başbuğ’un “696 Sayılı KHK Çerçevesinde Sendikal Örgütlenmedeki Gelişmeler” ve Dr. Murat Özveri’nin “Kıdem Tazminatı” ile ilgili sunumları ile tamamlanacak.

***

TÜRK-İŞ Şube Başkanları ve İl Temsilcileri Toplantısı’na Genel Başkan Yardımcımız Uysal Altundağ ile çok sayıda Şube Başkanımız da katıldı.

Alın terinin karşılığını almak, güvenceli çalışma koşulları ve yüzbinlerin dayanışma gücüne sahip olmak için siz de hemen Büyük Türk Metal Ailesine katılın!

Türk Metal'e Üye Ol
Türk Metal'e Üye Ol