TÜRK METAL SENDİKASI 15. OLAĞAN GENEL KURULU AÇILIŞ KONUŞMASI
TÜRK METAL SENDİKASI 15. OLAĞAN GENEL KURULU AÇILIŞ KONUŞMASI

Sayın Konuklar,

Türk Metal Sendikası’nın değerli delegeleri,

Mücadele arkadaşlarım,

 

Ben,

İşçi tulumunu giyip,

Kırıkkale Silah Fabrikası’nda

İşe başladığım günden bu yana,

Tam 38 yıl geçti.

Yani,

Tezgahın kulpunu tuttuğumdan beri

38 yıldır bu kavganın içindeyim.

 

Adına ne derseniz deyin...

İster ekmek kavgası,

İster hayat kavgası,

İster hak kavgası deyin…

Bu süreci anlatırken,

Kurduğunuz cümlelerdeki

Birçok sözcüğü değiştirebilirsiniz.

Ama kavga sözcüğü,

Bizim hikayemizin demirbaşıdır.

Değişmez… Değiştirilemez…

 

Bu,

Anadolu’nun çorak topraklarında doğmuş,

Her gencin alınyazısıdır…

Ekmeğini taştan çıkaran,

Yeri geldiğinde gurbete düşen,

Yeri geldiğinde rızkını uzak diyarlarda,

El kapılarında arayan

Anadolu gençlerinin hikayesidir.

 

 

 

 

Ve hikayemiz,

İnsanı anlatır.

Hikayemiz, kocaman elleriyle

Ateşi avuçlayan yiğitleri anlatır…

 

Hikayemiz,

İnce bileklerindeki hasret kokusuyla

Mert kadınlarımızı anlatır.

 

Bizim hikayemiz,

Dünyanın yıkılışını

Ve her gün yeniden kuruluşunu anlatır.

Bizim hikayemizde,

Yazgısı yoksulluk olan,

Anadolu’nun kıraç topraklarında,

Gözlerinde yanan ışıkla büyüyen çocuklar,

Hayatı demirden yontan delikanlılar,

Kavgada, toprağa verdiğimiz

Canlar vardır.

 

İşte bu hikayeyle,

Yani, yüzbinlerin hikayesiyle selamlıyorum sizleri.

Metal işçilerinin teri,

Metal işçilerinin çilesi,

Metal işçilerinin yürekleriyle selamlıyorum.

Türk Metal Sendikası’nın

15. Olağan Genel Kurulu’na hoş geldiniz.

Sizleri, sevgiyle saygıyla kucaklıyorum.

 

Değerli arkadaşlarım,

38 yıl önce düz bir işçi olarak başladığım bu yolculuğun,

Bugün yeni bir aşamasındayım.

Son altı yıldır,

Genel Başkanınız olarak yaptığım mücadelenin,

Arkadaşlarımla birlikte verdiğimiz uğraşların,

İyisiyle, kötüsüyle,

Tüm çalışmalarımızın,

Hesabını konuşmak için buradayız.

 

 

 

 

 

 

Şöyle bir dönüp,

Geçen yıllara baktığımda...

Ben de,

Geçmişiyle hesaplaşan her insan gibi,

Akıp giden zaman karşısındaki

Çaresizliğimle yüzleşiyorum.

Zamanı yavaşlatmak,

Durdurmak,

Geri çevirmek mümkün değil.

Ama zamanı iyi kullanmak,

Zamanı, barış için,

Hak için… Adalet için…

İnsanlık için kullanmak mümkün.

 

Ve zaman akıp giderken

Seyretmek yerine,

Zamana katılmak,

Zamanın ruhunu yakalamak,

Tarihin sıradan bir figüranı olmak yerine,

Söyleyecek sözü,

Sıkılacak yumruğu olan bir aktör olmak mümkün.

 

Türk Metal’in geleneği,

Bu geleneğin oluşturduğu ahlak,

Ve bu ahlakla verilen mücadele,

Her Türk Metalciyi,

Sendikal mücadele tarihinde,

Önemli bir şahsiyet yapmıştır.

 

İşte sizler…

Hep birlikte verdiğimiz bu mücadelenin

Kahramanlarsınız.

Hepiniz, alın terinin şerefli çocukları,

Hepiniz, memleketin bağrı yanık evlatlarısınız.

Bugün burada,

Hep birlikte,

Tarihin bir sayfasını kapatıp,

Yenisini açacağız.

 

 

 

 

Şanla, şerefle, başarıyla hatırlanacak

Yeni bir başlangıcı birlikte yapacağız.

 

Tüyü bitmemiş yetimin hakkı,

Ekmeğin kavgası,

İşçi sınıfının zafer türküleri için,

Birlikte olacağız.

Türkiye’min geleceği,

Göklerdeki şanlı bayrak,

Şehidimin son örtüsü için,

El ele, kol kola, gönül gönüle olacağız.

Bu yeni ve şanlı başlangıca,

Bu kutlu güne,

Hoş geldiniz…

Hoş geldiniz…

 

Değerli delegeler...

Bu Genel Kurul,

Her zamankinden daha büyük önem taşıyor.

Bu Genel Kurul, bir milat olacak.

Sendika tarihçileri,               

Bu Genel Kurulu,

Emek mücadelesinin dönüm noktası olarak yazacak.

Bu Genel Kurul,

Sendikal değişimin, dönüşümün başlangıcı,

İşçi sınıfının büyük yürüyüşünün ilk adımı olacak.

15. Genel Kurulumuz,

Sadece bir sayıyla değil,

İşçi sınıfının tarihine damga vuran,

Sendikacılık anlayışını kökten değiştiren,

Bir Genel Kurul olarak hatırlanacak.

 

Dostlarım,

Yasal olarak,

Daha bir yıla yakın süre olmasına rağmen,

Genel Kurulumuzu erkene aldık.

Bugün büyük hedefler için toplandık.

İşimiz çok, zamanımız az...

Umut, bu Genel Kuruldadır.

 

 

 

 

 

Sadece Türk Metallilerin değil,

Sözde sendikalara mahkum olanların,

Sendikalı, sendikasız bütün işçilerin,

İşsizlerin,

Memurların,

Emeklilerin de umudu sizde…

Tüm ezilen sınıfların,

Gözü, kulağı burada,

Bu salonda,

Sizlerde...

Umutlar, işçi sınıfının amiral gemisinde,

Türkiye’nin en büyük işçi sendikasında,

Türk Metal’de…

Umut Türk Metal’de…

 

Zamanımız az, işimiz çok,

Sorunlar yakıcı, çözüm acil…

Çünkü,

Dünya, büyük bir dönüşümü tamamlamak üzere...

1980'lerde başlayan,

90'larda Sovyetlerin çözülmesiyle hız kazanan bu dönüşüm,

Artık sona geliyor.

Yeni dünya düzeni,

Artık bütün kurumlarıyla kuruluyor.

Bu, insanlık tarihinin gördüğü en hızlı,

En kapsamlı,

En derin değişimlerden biri...

 

Dünyayı kasıp kavuran bu değişimin,

En çetin, en acımasız geçtiği yerlerin başında

Bölgemiz geliyor.

Burası öyle bir bölge ki,

Kadim dostluklar da, kadim düşmanlıklar da burada...

Bağnazlıkların en koyusu da, hoşgörünün en genişi de bu topraklarda...

Üç semavi dinin doğduğu bu topraklar,

Şimdi uzlaşmanın, barışın, huzurun ölümüne tanıklık ediyor.

Mısır’da, Cezayir’de, Tunus’ta, Fas’ta, Libya’da rejimler değişti.

 

 

 

 

 

 

 

Bu deprem,

Ortadoğu'da hassas dengeleri yerinden oynattı.

İşte Mısır,

İşte fiilen ikiye bölünen Libya,

Fiilen üçe bölünen Irak,

İşte belirsizliğin içinde,

Oradan oraya savrulan

Fas, Tunus, Cezayir...

Ve tam bir bataklığa dönüşen Suriye...

Herkesin birbiriyle savaştığı,

Bin yıllık düşmanlığın hortladığı Suriye...

İslam adına,

Müslümanların katledildiği...

Tarihin gördüğü en acımasız terör örgütlerinden birinin,

Adı barış anlamına gelen kutsal dinimiz adına,

Müslümanları boğazladığı bir ülke...

Ölenin de, öldürenin de aynı duayı ettiği Suriye...

 

Bu manzaraya bir bakın...

Başka yerde söylemek belki kolaydır,

Ama burada, bu bölgede barış demek zordur.

Ama biz,

İnadına barış,

İnadına hayat diyeceğiz.

Savaşa, ölüme inat,

Yaşasın barış, yaşasın hayat diyeceğiz.

 

Değerli konuklar,

Değerli delegeler,

Türkiye işte bu bölgede,

Bir istikrar adası gibidir.

Bize güven veren, başkalarını rahatsız eden işte bu istikrarımızdır.

Onun için,

Bu ülke, bu topraklar,

Terörün hedefleri arasındadır.

 

 

 

 

 

 

 

Sıkılan her kurşun,

Aslında istikrarımıza sıkılmıştır.

Atılan her bomba, patlatılan her beden,

Aslında birlik ve beraberliğimizi yok etmek içindir.

Bizi birbirimize düşürmek içindir.

Ama biz,

Bu kadim toprakların,

Anadolu’nun barış ve kardeşlik içinde yaşayan insanları,

Bugüne kadar bütün oyunları boşa çıkardık.

Heveslerini kursağında bıraktık.

Şimdi son kanlı oyunlarını oynuyorlar.

Biz, bu oyuna gelmeyeceğiz.

Bizi bölmek, birbirimize düşürmek isteyenlere inat,

Devletimize, bayrağımıza, toprağımıza,

Bizi biz yapan tüm değerlerimize sahip çıkacağız.

 

Biz,

Nereden ve nasıl gelirse gelsin,

Kana, katliama,

Ölüme, öldürmeye inat,

Hayatı ve barışı savunacağız.

Bizi bölmeye,

Bölüp kırmaya çalışanlara karşı,

Birliğimizi, beraberliğimizi savunacağız.

Buradan,

Bu vatanı savunurken,

Sınırımızı, toprağımızı, namusumu korurken şehit düşenlere söz veriyoruz:

Biz de bu vatanı savunacağız,

Biz de,

Gerekirse sizin gibi kanımızı dökeceğiz,

canımızı vereceğiz.

Bu vatanı savunacağız, savunacağız.

Ölümüne savunacağız.

 

Çünkü bu birlik ve beraberlik,

Bizim en değerli hazinemizdir.

Biz bu hazineyi,

Demokrasimize borçluyuz.

 

 

 

 

 

Onun için,

Demokrasimize,

Boş bir söz, soyut bir kavram olarak değil,

Bizi biz yapan,

Bu ülkeyi koruyup kollayan,

Türkiye'yi, bu bölgede farklı kılan bir kazanım olarak sahip çıkacağız.

Onun için mücadele edeceğiz.

Yoksul bir Kürt çocuğunu Genelkurmay Başkanı,

Ben çobanım diyen bir Anadolu çocuğunu Başbakan,

Bir esnafın çocuğunu Cumhurbaşkanı yapan…

Demokrasimize, cumhuriyetimize sahip çıkacağız.

Kimse kalmasa bile,

Sadece biz kalsak,

Sadece Türk Metal kalsa bile,

Sonuna kadar savunacağız,

Bu değerlere göz dikenin gözünü oyacağız.

Vallahi de oyacağız billahi de oyacağız.

 

Biz emekçiler,

Varlığımızı borçlu olduğumuz demokrasiyi,

Namusumuz gibi koruyacağız.

Şunu hiç unutmayacağız:

Demokrasi, bir uzlaşı düzenidir.

Karşılıklı saygı ve hoşgörüdür.

Demokrasi,

Kalıcı çözümlerin,

Sürekli barışın tek adresidir.

Çünkü demokrasi, milletin sesidir…

Sinesidir…

Milletin kendisidir…

 

Demokrasi aynı zamanda, milli iradedir.

Önce milli iradeye saygı göstereceğiz.

Yani seçimlere ve sonuçlarına saygı göstereceğiz.

Gereğini yerine getireceğiz.

Maalesef son seçimlerin ardından,

Siyasilerimiz,

Milletin mesajını okumak yerine,

Bildiğini okumayı tercih etti.

 

 

 

Geldiğimiz durum budur.

Gerçekten uzlaşma arayanlara,

Gerçekten çözüm isteyenlere,

Samimi olanlara sesleniyorum:

Ayrışmaları bir kenara bırakın.

Birleşmek için ortak değerlerimize bakın.

Bu ülke, bu vatan, bu cumhuriyet,

Devlet, bayrak,

Bu millet, bu halk,

Bu zengin kültür,

Bizim ortak değerlerimizdir.

Başka birşey aramayın.

Çünkü,

Bunlar bir uzlaşı için yeter şarttır,

Gerisi, sadece teferruattır.

Bütün siyasi partiler,

Bir an önce mazeret üretmeyi,

Teferruatla uğraşmayı bırakmalı...

Sinesinden çıktığı milletin sesini dinlemelidir.

 

Değerli konuklar,

Siyasi gelişmeler,

Başdöndürücü bir hızda gelişiyor.

Ancak bir yandan da,

başka bir değişim daha yaşanıyor.

Ekonomik sistemde, endüstriyel ilişkilerde, üretim süreçlerinde,

İnanılmaz bir dönüşüm tamamlanmak üzere...

Müthiş bir algı yönetimi işletiliyor.

İşçiyi, emekçiyi, aklımızdan, dilimizden siliyorlar.

Bakın, artık Personel Müdürlüğü bile kalmadı.

Hepsi İnsan Kaynakları oldu.

İnsanın kaynağı mı olur?

İnsan, Allah’ın yarattığı en yüce varlıktır.

Ama bu düzen işçiyi, insan olmaktan çıkardı.

Bakın,

Çıkardıkları yasaya bile,

İş Sağlığı ve Güvenliği adını verdiler.

Çünkü bu düzen için önemli olan,

İşçinin değil, işin sağlığıdır.

 

 

 

 

 

İşte yeni dünya düzeni budur.

Bu düzende,

Sadece borsa vardır, döviz ve kar vardır.

Ve bunların saltanatına dokunan düşmandır.

İşte bu nedenle,

Sermayenin kontrolündeki medya,

Halkın sesi olmak yerine sahibinin sesi olmuştur.

Biz,

Binlerce kişiyle alana indik,

Binlerce kişiyle miting yaptık,

Tek bir satır bile haber olamadık.

Ama o sayfalarda,

Bize karşı çarşaf çarşaf iftiralar yayınlandı.

Çoluğumuza çocuğumuza dil uzatmaya yeltendiler.

Bu alçaklarla mahkemede hesaplaşıyoruz.

Hesaplaşacağız.

Bu dünyada da öbür dünyada da ellerimiz bu ahlaksızların yakasındadır.

Bunları iyi tanıyın,

İyi belleyin.

Bunlar mahkeme kararlarını bile uygulamayan

alçaktır, şerefsizdir.

 

İşte dostlarım,

Böyle bir dünyadayız.

Yalanın, iftiranın, çamurun muteber olduğu,

Emeğin yok sayıldığı,

Emekçinin insan yerine konulmadığı,

Sendikaların yok edilmek istendiği bir düzendeyiz.

Ama daha acısı,

Duyarsızlaştırıldığımız,

Tepkisiz hale geldiğimiz,

Aklımızın esir alındığı bir dünyadayız.

Olup biteni sadece seyrediyoruz.

Bir film izler gibi kayıtsız kalıyoruz.

Oysa izlediğimiz bizim hikayemizdir.

 

Bakın, rakamlar ortada...

Dünyadaki en zengin 85 kişinin geliri,

3,5 milyar insanın gelirine eşit.

 

 

 

 

Yanlış duymadınız,

85 kişinin geliri,

3,5 milyar insanın gelirine eşit.

Dünya nüfusunun yüzde 80'i,

Ürettiği zenginlikten sadece yüzde 5,5 pay alabiliyor.

Sadece yüzde 5,5.

İşte yeni dünya düzeni budur.

Yeni dünya düzeni,

Zenginin daha zengin,

Fakirin daha fakir olduğu bir düzendir.

 

Bu düzen öyle bir düzen ki,

Sadece ve sadece zenginin lehine işler.

Bakın,

Bu düzenle birlikte,

Dünya ticaret hacmi, eşi benzeri görülmemiş biçimde büyüdü.

Bütün krizlere rağmen,

Dünya ticareti, 3-4 katına çıktı.

Üretim rekorları kırıldı,

Buna bağlı olarak satış, kar ve zenginlik sürekli arttı.

Bu süreçte sadece iki şey azaldı.

Biri, çalışanların bu zenginlikten aldığı pay...

Diğeri, sendikalı işçi sayısı...

Evet, bu dönemde sadece bunlar azaldı.

Bu tablo aslında, bütün bu sürecin özetidir.

Yani,

Sendikaların gücü azaldıkça,

Çalışanların aldığı pay da azalıyor.

Ama bu acımasız düzen asla doymuyor.

Ne kadar kazanırsa kazansın,

Bunların bir eli,

Fakirin, fukaranın ya cebinde,

Ya da kursağındaki lokmadadır.

İşte bizim derdimiz

Bizim hakkımıza uzanan o ellerdir,

Biz, o elleri kıracağız.

kıracağız, kıracağız,

 

 

\015\0

Alın terinin karşılığını almak, güvenceli çalışma koşulları ve yüzbinlerin dayanışma gücüne sahip olmak için siz de hemen Büyük Türk Metal Ailesine katılın!

Türk Metal'e Üye Ol
Türk Metal'e Üye Ol