TÜRKİYE HABER-İŞ SENDİKASI’NIN 14. OLAĞAN GENEL KURULU TOPLANDI
TÜRKİYE HABER-İŞ SENDİKASI’NIN 14. OLAĞAN GENEL KURULU TOPLANDI

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu'na (TÜRK-İŞ) bağlı Türkiye Haber-İş Sendikası’nın 14. Olağan Genel Kurulu açılış programı 16 Ekim 2021 tarihinde Anadolu Hotels Esenboğa Thermal’de toplandı. TÜRK-İŞ Genel Sekreteri ve Genel Başkanımız Pevrul Kavlak’ın Divan Başkanlığına seçildiği genel kurulda, Divan Başkanvekilliklerini Tarım-İş Sendikası Genel Başkanı İlhami Polat ile Güvenlik-İş Sendikası Genel Başkanı Ömer Çağırıcı, kâtip üyeliklerini ise Nur Galip Topak ile Akif Kılıç yürüttü. 

Türkiye Haber-İş Sendikası Genel Başkanı Veli Solak’ın açılış konuşması ile başlayan genel kurulda Genel Başkanımız Pevrul Kavlak, Divan Başkanı olarak bir konuşma yaptı. Genel Başkamız Kavlak, konuşmasına sendikamız Türk Metal ile Haber-İş Sendikası’nın yıllardır işçi sınıfı için aynı safta birlikte hareket ettiğini hatırlatarak, Haber-İş Sendikası son dönemdeki yönetimi ile ilgili şunları söyledi: “Özellikle Veli Başkanın bu göreve gelmesiyle birlikte sendikanız büyük bir ivme kazandı. TÜRK-İŞ içinde ağırlığı olan bir sendika haline geldi. Hele hele son dönemde çağrı merkezlerinin işkolu değişikliği ile eminim ki Haber-İş Sendikası daha da güçlenecek. Büyüyecek ve gelişecek. Ülkemizin dört bir yanında kurulu bulunan çağrı merkezlerinde çalışan işçileri örgütleyerek işkolunda büyük ve güçlü bir sendika haline gelecek. Şunu unutmayın. Güçlü bir Haber-İş güçlü bir TÜRK-İŞ demektir. Güçlü bir TÜRK-İŞ güçlü bir işçi sınıfı, güçlü sendikacılık demektir.”

İyi ki bir toplu sözleşme düzenimiz var, iyi ki sendikalarımız var.

TÜRK-İŞ'in 2021-2023 dönemi Kamu Kesimi Toplu İş Sözleşmesi Çerçeve Protokolü’nün de büyük başarının altına imza attığını belirterek konuşmasında devam eden Genel Başkanımız Kavlak, “2007 yılından bu yana TÜRK-İŞ yönetimindeyim. Birçok sözleşme gördüm, bazılarında aktif görev aldım. Açıkça söylemek isterim ki bu yıl imzaladığımız çerçeve protokolü bunlar içinde en başarılısıdır. Gerçekten de bu sözleşmeyle önemli haklar alındı. 696 sayılı KHK ile kadroya geçen düşük ücretli arkadaşlarımız için çok iyi bir iyileştirme sağlandı. Böylece taşerondan kadroya geçtikten sonra her yıl Yüksek Hakem Kurulu’nda çok düşük ücret artışlarına mahkûm edilen enflasyondaki yüksek oranlara rağmen her dönem 4+4 ücret artışı verilen arkadaşlarımız, insan onuruna yakışır bir ücrete kavuştu. Bu protokol sayesinde işyerlerinde ücret adaletini sağlamak amacıyla hizmet zammı maddesi de ilk defa bu çerçeve protokolüne girdi. Böylece, kıdemli üyelerimiz de bu sözleşmeyle ücret zammı dışında tatmin edici bir fark aldılar. Ayrıca bildiğiniz gibi çok önemli gördüğümüz kamuda geçici işçi kadrosuyla çalıştırılan işçilerin sürekli işçi kadrosuna alınması, taşerondan kadroya geçenlerin emeklilik ve nakil sorunuyla ilgili olarak çalışmaların yapılacağı yönündeki ilke kararı da protokolde yer buldu. TÜRK-İŞ yönetimi olarak elbette ki, bu maddenin de takipçisi olacağımızdan bu sorunları da çözeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın” dedi.

Ülkemizde ekonomik krizin her geçen gün derinleştiği, enflasyonun arttığı, iğneden ipliğe her şeye gelen zamlarla ortaya çıkan hayat pahalılığının halkımızı ezdiği koşullarda iyi ki sendikaların olduğunu dile getiren Genel Başkanımız Kavlak, konuşmasına şöyle devam etti: “Eksikleri, yanlışları da olsa, iyi ki bir toplu sözleşme düzenimiz var. İşte örgütsüz kesimleri görüyorsunuz. Bu ülkede milyonlarca emekçi boğaz tokluğuna çalışıyor. Herkes gününü kurtarmak, o gün karnını doyurmak için mücadele veriyor. Hayat şartları zor. Evet, biz başarılı sözleşmeler imzaladık. Üyelerimizin insan onuruna yaraşır bir yaşam sürmeleri için elimizden geleni yaptık.”

TÜRK-İŞ her zaman halkımızın umududur, en büyük güvencesidir.

Sendikaların işçilerin hakkını korumak için sadece toplu sözleşme masalarında mücadele etmediğini dikkat çeken Genel Başkanımız Kavlak, “İşimiz bitti mi? Bitmedi. Bitmez. Daha yapacak o kadar çok işimiz var ki, o zor şartlardaki kardeşlerimiz için çoluk çocuğumuzun geleceği için, tüm emekçiler için, yapmamız gereken çok işimiz var. Emekçilerin hak ve özgürlüklerini tam anlamıyla kullanabilmesi, insan onuruna yaraşır bir yaşam sürmesi için 40 yıllık bir tahribatın ortadan kaldırılması gerekiyor. 12 Eylül'den bu yana, işçi sınıfı üzerine çöken kara bulutların dağıtılması gerekiyor. Yıllar içinde bir bir elimizden alınan haklarımızın geri alınması gerekiyor. Sermaye çevrelerinin bir türlü gündemden düşürmediği, pandemi koşullarında bile gündeme getirilen kıdem tazminatı hakkımızı sonuna kadar korumamız, sahip çıkmamız gerekiyor. Peki, bunları kim yapacak? Elbette ki biz yapacağız… Nasıl ki on yıllar boyunca kamu kesimindeki taşeronlaşmanın, sömürü çarkının sona ermesini biz sağladıysak bu işin önünü biz açtıysak diğer sorunlarımızı da yine biz çözeceğiz. Siz bakmayın birilerinin bu işin üzerine atlamasına... Taşeron konusunu yıllarca gündemde tutan da her platformda dile getiren de siyasilere baskı yapan da Ankara'da büyük bir miting düzenleyen de TÜRK-İŞ'tir. O nedenle geriye kalan tüm sorunlarımızın çözüm adresi de TÜRK-İŞ olacaktır. Çünkü bu ülkede TÜRK-İŞ vardır ve TÜRK-İŞ her zaman halkımızın umududur, en büyük güvencesidir” dedi.

Emekçileri koruyan, kollayan düzenlemelerin yapılması gerekiyor.

Genel Başkanımız Kavlak, TÜRK işçi hareketinin sorunlarına değinerek devam ettiği konuşmasına şu konulara dikkat çekti: “Biliyorsunuz 696 ile taşeron işçiler kadroya alınırken, KİT'lerdeki yaklaşık 80 bin arkadaşımız bu kapsamın dışında kaldı. Onlara haksızlık yapıldı. İlk işimiz onların da kadroya geçişleri için mücadele etmek olacaktır. Başka? Örneğin geçici işçiler, bakın Ergün Başkanın güzel bir sözü var. "Geçici işçilik olur, ama 20 yıl, 30 yıl geçici işçilik olmaz o iş artık geçici değildir" diyor. Son derece haklı, geçici işçilik adı üzerinde bir işin yapılması için geçici, kısa süreli istihdamı amaçlıyor. Bu kadar uzun süreli geçici işçilik olur mu? Olmaz. Elbette olmaz. Olursa ne olur? İşte o zaman sömürü olur. İşte o zaman köle düzeni olur. O halde gündemimizin bir diğer maddesi geçici işçiliğe daha doğrusu, geçici işçiliğin bu biçimine son vermektir. Bu bizim boynumuzun borcudur. Bu dönemde gündemimizdeki önemli konulardan biri de 12 Eylül'ün artığı olan çalışma mevzuatının yeniden düzenlenmesidir. Çalışma Bakanlığı bu konuda bazı çalışmalar yapıyor. Bazı hocalara taslaklar hazırlatıyor. Biz de bu çalışmalara destek veriyoruz. İyi bir endüstri ilişkileri sistemi için elimizden gelen katkıyı yapıyoruz. Özellikle bütün sendikaların en büyük baş belası olan yetki konusunun mutlaka çözülmesi gerekiyor. İşçi alacaklarının tıpkı geçmişte olduğu gibi yeniden öncelikli alacak haline gelmesi birinci ya da ikinci sırada olması gerekiyor. İşverenden alacağı olan işçileri üç kuruşa razı etmeyi amaçlayan arabuluculuk sisteminin düzenlenmesi gerekiyor. Grev ertelemelerinin Yüksek Hakem Kurulu tehdidinin, kısacası çalışma yaşamında sendikaları cendereye sokan, elini kolunu bağlayan ne varsa hepsinin elden geçirilmesi emekçileri koruyan, kollayan düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Bu konularda Sayın Cumhurbaşkanımızla da görüştük. Umut ediyorum ki bu sorunların çözümü için bir adım atılacak. Başta Ergün Başkan olmak üzere hepimiz konunun takipçisi olacağız.”

Örgütlenme mücadelemizi ne pahasına olursa olsun sonuna kadar sürdürmeliyiz.

İş kolu istatistiklerine bakıldığında sendikalı işçi sayı artmasına rağmen, ülkemizde sendikalı işçinin oranı hala yüzde 14 düzeyinde olduğunu hatırlatan Genel Başkanımız Kavlak, “Ülkemizde iki milyon civarında sendikalı işçi var. Toplam 15 milyon işçinin yalnızca iki milyonu sendikalı… Bu durum şunu gösteriyor, ülkemizde işçi sınıfı içinde sendikalı olan mutlu bir kesim var. Sözleşme yapıyor, ücret artışı alıyor, sosyal hakları var, işten çıkarılırsa tazminatı garanti. Peki diğerleri? Bunların hiçbiri yok. Asgari ücrete talim ediyor. İşten atılıyor, tazminat falan alamıyor. Köle gibi çalıştırılıyor. Sahip çıkanı yok. O nedenle, örgütlenme mücadelemizi ne pahasına olursa olsun sonuna kadar sürdürmeliyiz. O arkadaşlarımızı da sendikalarımız çatısı altına almalıyız. Kolay mı? Değil. Zor... Hem de çok zor... Biz TÜRK-İŞ yönetimi olarak bu sorunların çözümü için ilgili bakanlarla toplantılar yapıyoruz. Ergün Başkan neredeyse her gün görüşmeler yapıyor, çözüm arıyor, çaba gösteriyor. Biz yalnızca şikâyet de etmiyoruz. Başta, sendikalaşmanın önündeki en büyük engellerden biri olan yetki sorunu olmak üzere çözüm önerileri de sunuyoruz” dedi.

***

Genel Başkanımız Pevrul Kavlak konuşmasının ardından Divan’a yönetmek üzere yerine geçerken kürsüye TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay çıktı. Atalay, konuşmasında çalışma hayatı ve ülke ekonomisinin son durumu ile ilgili değerlendirmeler yaptı. Türkiye Haber-İş Sendikası’nın 14. Olağan Genel Kurulu’na Genel Başkan Yardımcımız Uysal Altundağ ile pandemi tedbirleri kapsamında az sayıda davetli katıldı.

Alın terinin karşılığını almak, güvenceli çalışma koşulları ve yüzbinlerin dayanışma gücüne sahip olmak için siz de hemen Büyük Türk Metal Ailesine katılın!

Türk Metal'e Üye Ol
Türk Metal'e Üye Ol